Welcome, visitor! [ Register | LoginRSS Feed

Evli Aile Hekimime Aşık Oldum

| Genel | Haziran 9, 2022

Ben Sevda, azgınlığı sonuna kadar yaşayıp boşalmaya hazır mısın?
Telefon Numaram: 0044 560 18 39

Hayatım boyunca herhalde bir daha yaşayamayacağım erotik hikayeler tecrübe ettim. Her saniyesi aklımda olan evli aile hekimime aşık oldum hikayesi beni fena halde derinden etkiledi. Gerçekten de görür görmez kapılmış, onunla olmak için adeta yanıp tutuşur hale gelmiştim. Her şey o kadar saçma başlayıp o kadar hızlı ilerledi ki ben bile şaşıyorum. Neyse, olayları sırasıyla sizlerle paylaşıp rahatlamaya ihtiyacım var.

Mersin’e üniversite okumaya gelmiş alelade öğrencilerden biriyim dıştan bakınca. Fakat küçüklüğümden beri hiç de kolay şeyler yaşamadım. Omuzlarımdaki yük yaşımı dinlemiyor, bindikçe biniyordu. Bu da beni erkenden olgunlaştırdı. Lise bitince iki yıl boyunca üniversiteye gitmeyi düşünmedim. Çünkü o zamanlar youtube üzerinden de para kazanıyordum. Aklınıza hemen fenomen olmuş tipler gelmesin, çok daha farklı yollarla kazanç sağlıyordum. Oradaki kazancıma da güvendiğimden üniversiteymiş filan pek umursamıyordum. Babamla annem sürekli kavga ediyor, bense bu kavgaları ayıracağım derken arada kalıyordum. Çok defa babamla yumruk yumruğa gelmiş ama son anda kendimizi tutmuştuk. Bu durum herkesi yıpratıyordu. Biraz da bu sebepten ötürü uzaklaşmak istedim. Bir sene çalışıp iyi kötü bir puanla Mersin’deki üniversiteyi kazandım.

Başlarda yurtta kalıyordum. Fakat gerek oda arkadaşlarım gerekse oranın düzeni beni fena halde boğuyordu. İnternetteki işlerimin üzerine yoğunlaşıp kazancıma da güvenerek kendi evime çıktım. Düzen kurmam biraz zor oldu ama başardım. İşler de iyiye gittikçe spor salona filan yazıldım. Sosyal çevrem bir tık daha genişlemişti. Bakmayın öyle, biraz da içine kapanık biriyim. O yüzden dedim daha en başta bir daha da böyle hikaye yaşayamam büyük ihtimal diye. İkinci seneme geçmiştim. Kız arkadaş bile oldu  Öyle ahım şahım bir görüntüsü, güzelliği yoktu ama iyi kalpliydi. Aşık değildim, sadece beğeniyordum. Keza onun da bana karşı aynı kafada olduğunu az çok biliyordum.

Kış aylarıydı, fena halde üşütmüşüm. Sabah bir kalktım, bademciklerim davul gibi şişmiş. Duş aldım, dişlerimi fırçaladım. Bir gram olsun rahatlama hissetmediğimden taksiyi çağırıp ilk defa gideceğim sağlık ocağının yolunu tuttum. Evet, daha önce hiç gitmemiştim ki kolay kolay da hasta olan biri değildim. Kimsecikler yoktu aile hekimim olan Figen’den sıra alırken. Bir dakika geçti geçmedi sıra numaram yandı ve kapıyı tıklatarak içeri girdim… Aman tanrım! Gerçekten hayallerimi süsleyen kadın vardı karşımda. Bembeyaz teniyle, kızıl saçlarıyla, ela gözleriyle, bal dudaklarıyla… Daha eşikten girer giremez donmuş ve ona bakmaktan kendimi alıkoyamıyordum.

  • Buyurun…
  • Hu hu buyurun lütfen oturun!

Sesi kulağımda yankılanmış ve kendime gelmiştim. Fakat hala güzelliğinin tesiri altındaydım.

  • Merhaba…
  • Şikayetiniz nedir?
  • Hastayım…
  • İlginç, genelde sağlıklı olanlar gelirdi ama…

Gülüyordu kıkırdayarak, espri yapmıştı benim güzeller güzeli Figen’im. Eşlik ettim bademcikleri şişmiş bir hastası olarak.

  • Bademciklerim… Şişmiş…
  • Hmm, geç bakalım şöyle.

Hastalarını muayene ettiği beyaz sedye mi denir her ne sikimse orası işaret ediyordu tatlı bakışlarıyla.

Bir elinde çubuk, diğer elinde ışığıyla dibime kadar sokuldu. Zor şer nefes alıyordum ama parfümünün kokusunu iliklerime kadar hissetmiştim.

  • Aç ağzını, aaa de.

Direktiflerine uyan ben, aşık olduğum kadının karşısında aa diye bağırıyordum  Herhalde hiçbir doktor, hastası yakışıklı da olsa o halindeyken bir şeyler hissetmezdi.

  • Abooo, ne olmuş onlar ya.

Tepkisine istemsizce gülmüştüm. Aboo nedir amına koyayım. Hem seksi hem tatlı!

  • Niye güldün?
  • Tepkine… Çok tatlısın.
  • Teşekkürler canım…

Ne ara sizli bizli konuşmayı bırakmış, hastana canım der olmuştun. Bunları benden etkilendiğine yorumluyordum ama öyle değildi. Genel olarak aşırı sıcakkanlı, dostane biriydi. Benim gibileri de bunu elbette kolayca yanlış yorumlayabiliyordu.

  • Sırtını da aç dinleyelim bakalım.

Hastalık ve tecrübesizlik sanırım, üzerimdeki kazağı komple çıkartmıştım.

  • Voov, sıyırsan yeterdi, niye komple çıkarttın.
  • Ne bileyim…

Utanmıştım ama belli etmedim. Üzerimde sadece siyah atletim kalmıştı.

  • Anlaşılan pek sık gelmiyorsun buralara?
  • Evet, çok az hasta olurum.
  • Olunca da tam oluyorsun herhalde… Döner misin arkanı?

Hafif kıkırdadıktan sonra dediği gibi arkamı dönmüştüm. Pantolonumun içinde olan siyah atletimi elleriyle çekiştirerek omzuma kadar uzattı:

  • Tut bakalım atletini.

Dediğini yapmamla birlikte soğuk stetoskobunun demir yapısını sırtıma iliştirdi:

  • Nefes al… Ver… Nefes al… Ver…

Stetoskobu sırtımdan çektiğini hissetmiş ve atleti tutmayı bırakmıştım.

  • Yaşayacak mıyım doktorum?
  • Kahin değilim ama ölmezsin bu hastalıkla.
  • Tüh, bir ara ümitlenmiştim.
  • O da niye, ölmek mi istiyorsun bu yaşta?
  • Ruhum çok yaşlandı doktorum, varsa ilacın onun için de yazıver bir tane.
  • Maalesef ama psikolog arkadaşlarımı önerebilirim.
  • OO hemen deli muamelesi, olmaz ki ama böyle

Gülümseyerek konuyu kapatmış ve devam etmişti:

  • Antibiyotik, boğaz spreyi filan yazdım ama daha hızlı iyileşmek istersen acile git, serum takarlar. Hızlıca toparlarsın. İlaçları da kullan, 3 güne kalmaz sağlığına kavuşursun.
  • Çok teşekkür ederim. Şimdiye kadar tanıdığım doktorlar arasında herhalde en sıcakkanlı olanı sensin.
  • Nadiren hasta olduğunu düşünürsek, yaşını da hesap edersek bu gayet doğal.
  • O da doğru sanırım, tekrar teşekkür ederim.
  • Rica ederim, iyi günler canım.

Evet, hayatımın aşkıyla tanışmam böyle gerçekleşmişti. Her ne kadar parmağında yüzük olmasa da masasının üzerindeki isimlikte kendi soyadı dışında bir soyadı daha vardı. Evli olduğunu anlamak için müthiş zeki olmaya gerek yoktu. Peki, bu durum sizce benim seks hikayeleri yaşama arzuma ket vurur mu? Elbette hayır! Eve gider gitmez sosyal medyadan arayıp tarayıp memleketinden yaşına, kocasından eğitim hayatına kadar her ne varsa öğrenmiştim. Benimle bir şeyler yaşaması için önümüzde büyük engeller vardı. Mesela 29 yaşındaydı ki benden 8 yaş büyük demek oluyor. Evliydi ki gördüğüm fotoğraflardan yorumlayacak olursak gayet de mutlulardı. Neyse ki çocukları yoktu, en azından hayalini kurmam için bir açık kapı vardı 

Bu Sefer Hasta Değilim Doktorum

Kafaya bu denli takmış olduğum gerçeği her ne kadar ürkütücü olsa da saçma eylemler içerisine girecek biri değilim. Aradan üç gün geçmiş ve gerçekten onu düşünmeden geçirdiğim bir an bile olmamıştı. Kız arkadaşımı sikerken bile onu hayal etmiş, iyiden iyiye kafayı bozmuştum. Taksiye atlayıp önce pastaneye uğrayıp sosyal medyadan anladığım kadarıyla en sevdiği tatlı olan şöbiyetten yarım kilo kadar almış ve aile hekimimin yolunu tutmuştum. Tık, tık, tık…

  • Gelin…
  • Merhaba doktorum, nasılsınız?
  • OO teşekkür ederim, iyiyim, sen nasılsın?
  • Tam da dediğiniz gibi üçüncü günümde sağlığıma kavuşmuş haldeyim. Hani dediniz ya genelde sağlıklı insanlar gelir buraya diye, öyle yaptım hem de elim boş gelmedim.
  • Alem adamsın he…

Tatlı kutusunu açmış ve şöbiyetleri görünce gözleri açılmıştı:

  • Adamsın adam, en sevdiğim!

Masasından kalkıp önümdeki tekli sandalyeye geçti. Hemen önümüzde duran sehpaya tatlıyı koymuş, poşetin içindeki plastik kaşığı bana uzatmıştı.

  • Demek teşekkür geldin yani.
  • Evet, tuhaf olmadı değil mi?
  • Yani, alışık değilim böyle şeylere ama çok şık hareket yalan yok.

Bakışları geçen ki gelişime göre çok daha farklıydı. Gerçekten etkilenmişti beni yeniden karşısında görünce. Son bir kez süzdükten sonra şöbiyeti tek hamlede ağzına götürdü. Dolgun bedenine uygun geniş ağzı hepsini içine almış, büyük bir şehvetle tadına varıyordu. Elinin tersiyle ağzını kapatarak:

  • Çok iyiymiş ya nereden aldın?
  • Gaziantepli var iki sokak aşağıda, oradan aldım.
  • Aynen orası çok iyi ya gerçekten. Hadi sen de yesene…

Eşlik etmiştim onu izlemeye devam ederken. Üzerinde beyaz önlüğü, altında çiçekli elbisesiyle harika görünüyordu. O iri memelerini hayal etmeden kendimi tutmak gerçekten zordu. Oracıkta sikiş yaşamak istiyordum ama nasıl?

Tatlımızı yerken tatlı tatlı da konuşmuştuk. Buraya iki yıl önce geldiğini, bir yıl önce de evlendiğini öğrenmiştim. Yani üniversiteye gelir gelmez yolum buraya düşseydi belki çok daha farklı bir ilişkimiz olabilirdi. Tabi geçmişi değiştiremezdik, önümüze bakmak zorundaydık. Yer yer benim hakkımda sorular yönelterek hayatım hakkında üç beş done sahibi olmuştu. Son tatlısını da gömdükten sonra dudağının kenarında hafif kaymak kalmıştı. Kendime hakim olamayarak:

  • Pardon…
  • Ne oldu?

Yavaşça parmağımı uzatıp dudağının kenarında kaymağı alırken nefesinin nasıl da derinden alıp verdiğini, gözlerinin kaydığını görebiliyordum. Gerçekten de benden etkilenmiş miydi?

  • Kaymak… Kalmış da biraz dudaklarında.
  • He, teşekkür ederim. Her şey için. Güzel bir anı oldu benim için.

Gitme vakti gelmişti, ayaklandım.

  • Ne demek, asıl ben teşekkür ederim Figen. Üç günde iyi ettin beni…

Yerinden kalktı ve elini uzatarak:

  • Tekrar geçmiş olsun o halde, tatlı harikaydı. Yine gelecek olursan böyle elin dolu gel lütfen Uras.

Gülümsüyordu ama elini tutarken aynı şekilde tebessüm edemiyor, bal dudaklarına bakmaktan kendimi alıkoyamıyordum. Bunu fark eden Figen gülmeyi bırakmış aynı şekilde bana bakmıştı. Daha fazla kendime hakim olmayıp tuttuğum eli kendime çekerek dudaklarına hızlı bir buse kondurdum. İnanılmaz bir andı ve en az benim kadar bunu beklemeyen doktorum hızlıca kendini geri çekip tokadı yapıştırdı.

  • Salak! Salak! Evliyim ben! Evli!
  • İlk gördüğüm andan beri unutamıyorum seni… Çok güzelsin Figen!

Gözlerimin içine bakan Figen, karşılık vermemişti söylemlerime. İçten bir siktir git çekse arkama bakmadan kaçacaktım. Fakat duruyordum, hala karşında duruyordum. İyi ki de durmuştum, hışımla dibime sokuldu ve aynı istekle dudaklarımı tatmaya başladı. Elleri başımın arasındayken bende belinden yavaşça kalçasına iniyordum. Beyaz önlüğü üstünden kalçasının tüm yumuşaklığını, genişliğini avuçlarımın arasında hissediyordum.

Aniden öpmeyi bıraktı. Pişman olduğunu düşünmüştüm. Kısa süreli bakışmamızın ardından Figen önümden geçerek odasının kapısını kilitledi. Üzerindeki beyaz önlüğü çıkarıp çiçekli elbisesiyle kaldı. Bir adım daha attı ve beni öpmeye devam ederek üç gün önce muayene ettiği sedyeye oturttu. Elimi bacaklarına attım. Bal dudaklarına doyamadan ellerimi eteğinin altından kalçasına çektim. Kalçasını bu denli yakından hissetmek, avuçlamak… Aman tanrım, bunlar gerçek miydi?

Figen iyice sertleşmişti, sedyeye uzandırdı ve üzerime çıktı. Sikim artık pantolonumu parçalayacak kadar demir kesilmişti.

  • Demek ilk gördüğün andan beri unutamıyorsun beni he?
  • Evet, rüyalarıma girer oldun. Hayallerimin kadısının!

Kemerimin tokasını ardından da pantolonumun düğmesini çıkarttı. Fermuarımı da sıyırmasıyla birlikte baksırımı zorlayan penisim iyice kendini belli eder oldu. Pantolonumla baksırımı diz kapaklarıma kadar çekiştirip dimdik olmuş sikime doğru kendini geri getirdi. Vajinasına külotunun üzerinden değen sikimin beni çıldırtışına rağmen aceleye getirmiyor, her saniyesinin keyfini sürüyordum. Dudaklarımın tadına varamıyormuşçasına öperken külotunu parmaklarıyla sıyırıp sikimi sıcacık amından içeriye geçirdi. Boşalacak kadar zevke gelmiştim. O kadar ıslaktı ki amcığı yağ gibi kayıp gidebilirdim. Fakat hareket dahi etmek istemiyordum boşalırım diye. Yavaş yavaş inip çıkmaya başlamıştı. Sessizce çıkardığı ‘ohh’ sesleri beni de baştan çıkarıyordu. Elimi elbisesinin üstünden memelerine götürmüştüm. Sutyeni olduğundan pek bir şey anlaşılmıyordu ama amı bile kafiydi. Elimde olsa oracıkta zamanı durdururdum, o derece mutluydum.

Sikimin üstünde inip çıkmaktan yorulmuş olan Figen tekrar nefes nefese kalmış haliyle dudaklarıma yöneldi. Dudaklarımı ısırıp dilimi dilinde gezdirirken aldığı hazzı kalp ritminin artan hızından hissedebiliyordum. Üzerimden yavaşça olduğum yere doğru uzandırıp boynundan öpüp aşağıya doğru ilerledim. Tam vaktinde yorulmuştu çünkü biraz daha devam etse beni boşaltacaktı. Bu kaçamak seksimizin de öyle orgazma erişmeden bitmesine müsaade edemezdim. Ayaklarına kadar indim ve bacaklarından eteğini yukarıya doğru sıyırdım. Altındaki külotun siyah dantelli olduğunu o vakit gördüm. Külotunu peşine sıyırdım ve tüysüz bembeyaz amını ortaya çıkardım. Pembe vajina dudaklarını ayırıp arasındaki deliğe dilimi soktum.

  • OHHHHH!

Başıma bastırmaya başlamıştı. Anlaşılan oral seks yapılmasına bayılıyordu. Bununla da yetinmeyip elimi kalçasından çektim ve klitorisine götürdüm. Bir yandan amını yalayıp diğer yandan klitorisini okşarken saçlarımı nasıl olduğunu hatırlıyorum. Müthiş zevk alıyordu bacaklarının titrediğini hissedebiliyordum. Kıvama geldiğini anlayarak külotunu ayaklarından çıkarttım. Bacaklarını ayırıp arasına yerleştim. Dimdik olmuş sikimi az önce yalayarak da salyalarıma boğduğum amına kafasını ardından geri kalanını soktum.

  • Çok iyisin!

Biliyorum tatlım, sekste gerçekten iyiyim! Fakat bunu dışımdan değil içimden söylemiştim gözlerinin içine bakarken. Gidip gelmeye devam ederken nasıl zevk aldığını gözlerini yarı baygın hale getirişinden anlamıştım. Hızlandım, hızlandıkça sesi çoğaldı. Sağlık ocağında inletilerek becerildiği duymamaları için gerçekten kendini sıkıyordu. Yine de ‘ohhhhhhhh’ demekten kendini alıkoyamıyordu. Belim yerinden çıkacakmışçasına hızlandığımda artık Figen beni eliyle itiyordu. Bacakları kasılıyor, orgazma erişiyordu. O şahane görsel karşısında kendimi tutamayıp içine boşaldım. Adeta kum torbası gibi üzerine yığıldım. Zerre gücüm kalmamıştı. Kafam Figen’in tam omzu arasındaydı. Nefeslerim her bedenine değişinde irkildiğini hissedebiliyordum. Parmaklarımı o şaheser suratında, dudaklarında gezdirmeye başladım.

  • Sanat eseri gibisin. Güzellik kelimesinin ete kemiğe bürünmüş halisin. Seni çok seviyorum Figen!
  • Evet, Uras… Senin dışında bir de kocam seviyorum beni.
  • Bu kadar çabuk aklımıza sokmana gerek yoktu.
  • Çok çabuk yatırıp siktin ama!

Henüz çok erkendi boşan da gel kocandan demek için 🙂 O yüzden sustum, sessizliğimi boynuna, dudaklarına öpücüklerimi kondurarak devam ettirdim.

  • Yarın öğlen, yemek ısmarlasam?
  • Aynen ısmarla ve herkesin diline pelesenk olalım.
  • O zaman şöyle yapalım, evime gel. Zaten tek kalıyorum. Kendi ellerimle hazırlayayım yemekler, şöbiyet yapayım sen iste yeter…
  • Delisin sen deli. Dur durak bilmez, ne yapacağı belli olmayan bir deli!
  • Gelecek misin?
  • Telefonum masanın üstünde, önce numaranı kaydedeyim.

Sonunda terslemeyi bırakıp o güzel yüzü gülmüştü. Bu yaşanılanları sindirmesi kolay olmayacaktı ama sağlık ocağında geçen basit bir adult hikayeler ile bitmesine de izin vermeyecektim…

Hoş Geldin Evimin Sultanı!

Hayatım boyunca başta kendim olmak üzere herhalde kimse için bu kadar özenmemiştim. Sabahın köründe kalkmış, işlere dahi bakmadan market alışverişine çıkmıştım. Gelir gelmez de mutfağa girişip ciddi ciddi şöbiyetinden tutun da pilavından çorbasına kadar elimden ne geliyorsa yapmıştım. Çeşit çeşit yaptığım bu yemeklerle aşkım Figen’i beklemeye başladım. Uyarmıştı ben mesaj atmadan arama, mesaj atma diye. O yüzden düzenini bozacak hiçbir girişimde bulunmaya niyetim yoktu. Evimi dün tarif etmiş olsam da konum at diye mesaj geldi…

  • Hoş geldin evimin sultanı!

Karşılamamdan ve sözlerimden etkilenmiş olacak ki girer giremez dudaklarıma öpücüğü kondurup:

  • Hoş geldim aşkım.
  • Aşkım diyen o dillerini yemek istiyorum ama önce yemek
  • Mis gibi kokuyor he, neler yaptın?
  • Beğeneceğine inandığım ne varsa yaptım…

Elinden tutarak mutfağıma kadar getirmiştim. Aşırı heyecanlandıydım ama Figen’in benim kadar umursamaz olmadığını fark edebiliyordum. Yanımda olmaktan keyif alıyordu ama bir o kadar da aldatıyor oluşunun hezimetini yaşıyordu. Bunu görmezden gelebilirdim, kocasını ayırmak için çabalayana kadar…

Yemekleri tek tek servis etmiştim. Hepsini benim yaptığıma inanmakta güçlük çekmişti çünkü gerçekten güzel yapmıştım. Elim yatkındı mutfağa. Annem de çalıştığından küçükken de böyle çok yemek yapmıştım. Tatlı aşamasında karşısında şöbiyet koyunca gözleri fal taşı gibi açılmış, minnettar gözlerle bana bakmıştı:

  • Harika bir adamsın sen Uras…
  • Sende harikasın aşkım! Umarım beğenirsin, ilk defa yapıyorum ama söyleyeyim…
  • Senin elinden zehir olsa yerim be deli…
  • Hadi bak bakalım tadına, beğenecek misin?

Çatalıyla bıçağıyla kaymağı da üzerine ekledikten sonra ucundan bir parça aldı. Beklentisinin çok altında olduğunu belli etmemeye çalışsa da yüz ifadesinden anlamıştım. Belli etmeme çabasıyla:

  • Harika olmuş eline sağlık…
  • Neyse ki yalan söyleyemiyorsun doktorum…

Gülüşüp ben de tadıma bakmıştım ve gerçekten de güzel olmamıştı. Neresinden bakarsan bak olmuyordu yani. Televizyondan youtube açmış, arkadan şakılar usul usul mırıldanıyordu. Sık sık dinlediğim parçalardan biri olan babanın kar beyazı parçasını duyunca yerimden kalktım.

  • Kalk, kalk, kalk!
  • Ne oldu?
  • En sevdiğim şarkı çalıyor, dans edelim.
  • Yok ya yok, harbi delisin sen…

Uzattığım elime el vermiş, yerinden doğrulmuştu. Altında deri bir pantolon, üzerinde ise siyah kazak vardı. Televizyonun önüne kadar gelmiş, şarkıya bir iki tık ses vererek dans etmeye başlamıştık. Tamam, arabesk bir parçaydı ama o an orada dans etmekti mesele. Ayrıca bizimle de son derece uyumluydu.

  • Güzel parçaymış…
  • Ne güzel de diyor, gel bahtımın kar beyazı diye…
  • Geldim ya işte, daha ne…

170 boyundaki Figen kafasını hafif kaldırarak gözlerimin içine bakıyordu. Ela gözleri içinde insanın kendini muazzam hissetmesi sanırım kaçınılmazdı. Öpücük kondurdum aynı ilkindeki gibi, kısa ve net! Karşılığının gelmesi uzun sürmedi.

Hızlıca yatak odasına ilerledik. Yatağıma geçerken kazağını ve deri pantolonunu çıkartmıştım. Ben de yanına üzerimdekileri çıkarak eşlik etmiştim. Yatağımda kırmızı seksi iç çamaşırlarıyla uzanırken sertleşmemek imkansızdı. Hayallerimde yaşattığım kadın yatağımdaydı…

Dudaklarını öperken elimi külotundan içeriye soktum. Vajinası yine sırılsıklam olmuştu. Doktorumun beni görmesi sulanması için ziyadesiyle yeterliydi. Amını okşamaya devam ederken dudaklarından kulak memelerine, en çok tahrik olduğu boynuna indim. Omzuyla boynu arasındaki çukura kondurduğum öpücüklerle iyice kıvama gelmiş olan partnerimin sutyenini hızlıca çıkarttım. Sonunda büyük memelerini de böylesine yakından görmek beni aşırı azdırmıştı. Doğum yapmamıştı ama yapmışçasına büyük ve hafif sarkıktı. Açıkçası tam da istediğim gibiydi. Sağ elimle amında okşamalara devam ederken sol elimle de memelerini okşuyor, sivrilmiş uçlarını yalıyordum.

  • Hadi artık, zevkten çıldırtacak mısın beni…
  • Bu daha başlangıç aşkım…

Elimi amından çekip yalaya yalaya vajinasına indim. Külotunun üstünden de kısa bir dil gezdirdikten sonra dişlerimle bacaklarına kadar sıyırdım. Bakışlarını kesiyordum, yine o azgın bakışlar vardı. Müthiş kıvama gelmişti aynı benim gibi.

Dimdik olan sikimi amına yerleştirdim. İçin genişti ama öylesin etliydi ki sarıp sarmalıyordu sikimi. Bacaklarının arasında gidip gelmeye başladım. Sikimi her köklediğimde savrulan memelerini görmek beni daha da azdırıyordu. Ellerimle onları tutup dudaklarına eğildim. Git gel hızımı hiç kesmeden bir yandan öpüyor bir yandan memelerini okşuyordum. Muazzam zevk aldığını yine nefesinin delicesine hızlanmış olmasından anlayabiliyordum. Artık klinikte değildik, dilediği gibi:

  • OHHHHH! Harikasın! Sik beni, sik, sik, sik…

Her haykırışında kulaklarımın pası siliniyormuşçasına hızlanıyordum. Figen bacaklarını kalçamda kilitlemişti. Bacakları yine kasılıyor ve gözleri devriliyordu. Daha fazla dayanamadı ve derinden ohh çekerek orgazma erişti. Ben de zaten onu bekliyordum, yine hiç içinden çıkmadan şelale gibi tüm evlatlarımı yuvasına bıraktım. Keşke hamile kalsa diye düşünürken yanı başına uzandım. Nefesini kontrol altına almaya çalışan Figen yüzünü bana dönerek:

  • Çok iyisin yatakta, biliyorsun değil mi?
  • Yatağımda sen ol da gerisi mühim değil.
  • Yalnız böyle içime boşalmaktan vazgeçmelisin, kocamdan önce hamile bırakacaksın…
  • Koca koca koca… Niye sürekli dillendiriyorsun?
  • Unutmanı istemiyorum belki bilmiyorum…

Bana bakmayı kesmiş, sırt üstü uzanmıştı. Yatağımın hemen solunda duran komodine uzanarak sigara paketime uzanıp bir dal ağzına yerleştirdi. Ardından yakıp dumanını içine çekti.

  • Gerçekten seviyor musun kocanı?
  • Evet…
  • Peki, ya beni?
  • Kocama duyduğum gibi bir sevgi değil ama istek var. Yani senin yanında olmak istiyorum.
  • Ben seninle olmaya hazırım biliyorsun değil mi?
  • Farkındayım deli, beni baştan çıkaran da o kararlığın oldu zaten. Daha ilk muayenede anlamıştım benden hoşlandığını.
  • Hoşlanılmayacak gibi değilsin ki. Resmen hayallerimdeki kadınsın. Senin için her şeyi yapmaya hazırım. Sadece iste yeter!
  • Ben gamlı hazan…
  • Anlamadım?
  • Ben gamlı hazan sense bahar, dinle de vazgeç, dinle de vazgeç…

Melodisiyle mırıldanışından bunun bir şarkı olduğunu anlamıştım.

  • Buda benim şarkım işte aşkım. Bir de bunun eşliğinde dans edelim he ne dersin?

Yaşına vurgu yapıyordu, anlamıştım…

  • Çok şey yaşadım Figen. İlk gün de söyledim ruhumum yaşlı bir dededen farksız… Farksızdı daha doğrusu. Seninle hayat buldum ben. O yüzden gamlı hazansan gamlı hazan, baharsan bahar olurum. Basite indirgenmiş bir kaçamak olarak göremezsin beni.
  • Bir gün vazgeçeceksin, inan bana. Benden önce vazgeçeceksin!

Yerinden kalktı. Bir sigara da ben yaktım karşımda iç çamaşırlarını giyerken.

  • Yemek harikaydı, eline sağlık.
  • Yine ne zaman gelirsin?
  • Bilmiyorum, ararım ben seni…

Pantolonunu, kazağını da giyinmiş olan Figen kapıya kadar gelmiş, çıkmak için hazırlanıyordu. Müthiş seks onun bu kapıdan çıkmasıyla bitecekmiş gibi hissettiriyordu. Hislerimde yanılmamışım. Sözde ben ondan vazgeçecektim ama tam tersi olmuştu. O benden vazgeçmişti. İki gün boyunca aramadı. İş saatleri içerisinde ben aradım açmadı. Ertesi gün aradım açmadı. Çıkıp gittim sağlık ocağına, izin almış… Sosyal medyada tek bir etkileşim yok.

Toplasan bir hafta sürmemiş olan bu tanışıklığımız başladığı hızda da bitmiş gibiydi. Pişman olmuştu, kocası öğrenmişti… Bilmiyordum ama benimle görüşmek istemediği aşikardı. İsteyen çoktan arar, en azından sesini duyururdu. Rahat bir ay boyunca hemen her gün 70’lik rakı gömdüm. Onun şarkısıyla, benim şakımla… İçtikçe içiyor, yetmiyordu. Kız arkadaşım bile pes etmişti. Anlam veremiyordu bu hallerime. Zaten birbirimize aşık olmadığımızı biliyorduk. Gelip gitmeyi o da bırakmıştı. Yine yapayalnız kalmıştım. En son sağlık ocağına yeniden gittiğimde başka yere atandığını söylediler. Yani yerini bile değiştirmiş, temelli ortadan kaybolmuştu. Yeni aile hekimim de erkekti  Şakası bir yana ama gerçekten etkisinden kurtulmam uzun sürdü. Düşün aradan ne kadar vakit geçti hala evli aile hekimime aşık oldum deyip buralarda hikayemi sizlerle paylaşıyorum…

Ben Gizem, boğalar gibi azdıra azdıra boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 0044 560 18 39

No Tags

No views yet

  

Leave a Reply

You must be logged in to post a comment.

  • There are no popular posts yet.